İlk önce uyuşturucuya alıştık... Amerika'lı sarışın genç bir adam, bundan 7 sene önce elimize tutuşturdu cigarasını. ''İstediğiniz kadar için, benden olsun hepsi'' dedi.
Boğazımızdan geçen duman ilk başlarda gırtlağımızda küçük bir yangın yaratırken, saatler sonra dumana çoktan alışmıştık. Günler sonra canımız daha çok istemeye başladı bu mavi dumanı. Günler ayları, aylar seneleri kovaladı... Hepimiz birer mavi duman bağımlısı olmuştuk. Kafa yapmıştı bu mavi duman... En yakın arkadaşımız olmuştu... Eve ilk girdiğimizde parmaklarımızın klavyeye gitme sebebi olmuştu....
Bu dumanlı kafayla, yıllardır görüşmediğimiz arkadaşlarımızla koyu sohbetlere dalmıştık. Kimilerimiz ilk iş olarak eski sevgililerini aramış, birlikte duman olma teklifi göndermişti. Kimilerimiz ise yıllardır arayıp bulamadığı eski sevgilisini tek tuşla bulmuş ama birlikte duman olmaya cesaret edememişti, her ne kadar sarışın adam ''benden olsun hepsi'' dese de...
Kalbimizi kıranların yüzüne söyleyemediğimiz şeyleri, mavi kahramanımıza anlatır olmuştuk. İlk hatıra defterimizin yaptığı dostluk gibi bize dostluk yapmıştı. Lakin küçük bir farkla...O sırdaş değildi...
Bu aslında mavi kahramana bir elveda yazısı değil. Sadece sarışın genç adam için bir sitem yazısı. Neden mi? Küçük yaşta alıştırdığı, bedenimizi ve ruhumuzu emanet ettiğimiz alışkanlık yapan mavi mereti artık ''bedelli'' yaptığı için. İlk göz ağrısı olan oyuncağımızı sakladığı için.
Aynı zamanda peşinen bir teşekkür yazısı... Arkadaş olmadığımız kişilerin 0,53 TL'den değerli olup olmadığını anlamamızı sağlayacağı için...
Bugüne kadar hep güzel yüzünü gösteren mavi meret artık acı yüzünü ihtarnamesiyle gösterdi.
Ah meret, vah meret...
Bu meret öyle bir merettir ki; acıyla içilir, tatlıyla içilir, neşeyle içilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder