12 Temmuz 2012 Perşembe

İyi Bir Bloga Sahip Olmanın 10 Altın Kuralı

Kimi günce tutmak ve hayatını paylaşmak, kimi yeni müşteriler kazanmak ve müşterilerine yakınlaşmak için, kimi alanında isim yapmak için bir blog hesabı alıp, başlıyor yazmaya. Bir blogu olan neredeyse herkesin ortak amacı: Daha çok okuyucuya ulaşmak. Bu yolda başarılı olanlar kadar hevesi kursağında kalanlar da var. Eminim, bu yazıyı okuyan herkesin aklından bir kere geçmiştir bloga sahip olmak, bazılarının ise halihazırda aktif olan blogları vardır.

Başarılı bir blog için aşağıdaki kurallardan önce gerçekleşmesi gereken bir konu var. O da severek yazmak. Yani, sırf başkaları istiyor diye zorla birşeyi yazmak kaleminize(klavyenize) yansıyor. O yüzden talep edilenden çok yazmayı istediğiniz, yazdıklarınızın arkasında durabileceğiniz satırları kaleme almanız gerek. Sizin sevmeyerek yazdığınız birşeyi, başkalarının fark etmesi zor değil. 

''Severek, zevk alarak‘‘ yazmak yerine başkaları için içerik üretmeye başladığınızda okuyucularınızın kölesi oluyorsunuz. Yazmaktan zevk aldığınız bir konuda ise klavyenizi kontrol edemez hale gelmeniz içten bile değil. Bırakıyorsunuz parmaklarınızı, onlar görevlerini en iyi şekilde icra ediyor. Yazmak herkesin harcı değil, o ayrı konu. Bu durumun zekayla da çok ilgisi yok, mükemmel bloglara sahip kişilerden çok daha zeki olan, fakat düşüncelerini, bilgilerini yazıya dökemeyen çok fazla kişi var. Öte yandan iyi bir bloga sahip olmanın ne olduğu da tam olarak açık değil. Bu daha çok ‚‘beklenti‘‘ ile alakalı bir durum. Aklınızdan geçenleri mükemmel ifade ettiğinizde mi kendinizi gerçekleştiriyorsunuz, içeriğiniz paylaşılınca mı, twitter’da takipçi kazanınca mı, alexa verileriniz iyileşince mi, blogunuz aracılığıyla sizi tanıyanlar ürününüzü satın almak isteyince mi, içeriğinizin altında yorumlar tartışmalar yaşanınca mı?… Listeye siz de birşeyler ekleyebilirsiniz.

Fakat genel olarak düşündüğümüzde, sadakatli ziyaretçilere sahip olan bloglara iyi blog diyebiliriz. İşte böyle bir bloga sahip olmanın püf noktaları;

 1-Sade Tasarım

Unutmayın ki ziyaretçileriniz blogunuzu  ziyaret ettiklerinde dikkatlerini çeken ilk şey sitenin estetiği. Karışık menüler, tasarımı abartılmış eklentiler kullanmayın. Okuyucularınızı içeriğinize odaklayın. Dünyanın en çok takip edilen bloglarına baktığınızda çoğunun sade bir tasarıma sahip olduğunu görürsünüz.
Simplicity is beauty...( Sadelik güzelliktir).

 2-Anlaşılır İçerik

Düşündüğünüz herşeyi yazıya dökmeyin ya da herşeyi yayınlamayın. Ne kadar fazla içerik o kadar fazla ziyaretçi mantığından uzaklaşın. Yazılarınızda insanları sıkacak ya da gerecek anlatımlara girmeyin. Giderek müşteri odaklı çalışmaya başlayan şirketlerin bulunduğu bir gezegende, siz de okuyucu odaklı ve anlaşılması kolay yazılar yayınlamalısınız. Dilinizi yalınlaştırmalısınız.

3-Eğlendiren, Bilgi veren, Fark Yaratan İçerik

Yalın ve anlaşılır bir dil kullanmak tek başına işe yaramaz. İnsanlara okuyunca zevk alacağı bilgiler vermelisiniz. Öyle bir dil kullanmalısınız ki takipçileriniz sırf eğlenmek için bile blogunuzu ziyaret etmeli. Başka yerlerde arayıp bulamayacakları içerikleri oluşturmanız da fena olmaz.

4-Video&Resim gibi görsellerle desteklenmesi

Resim ve video gibi görsel ögelerle desteklenen bloglar her zaman  revaçtadır. Yalnızca resim çekici geldiği için bile içeriğinizi tıklayan okuyucu sayısı azımsanmayacak seviyede. Konuyla ilgili videolar ise ziyaretçilerinizi eğlendirirken sitede kalış sürelerini uzatır, bu ise SEO için fena olmaz.

5- Sık Güncelleme

Herşeyden önce sırf blogu sık güncellemek için verimsiz içerikler yayınlamanın hiçbir getirisi olmadığını bilmelisiniz. Kalburüstü içeriklerlerle sık güncellenen bir site arama motorları tarafından iyi karşılanır, bunun da ötesinde insanlar sitenizi ziyaret etmeye devam ederler. Güncelleme sıklığınızı azalttığınızda ziyaret saysının azaldığını görürsünüz, bunun sebepleri;

1- Güncellemeniz az olduğu için, arama motorlarında yapılan aramalarda içeriğiniz arka planlara atılır.

2- Blogunuzdaki toplam kelime sayısı az olduğu ve muhtemelen anahtar kelimeleriniz sık tekrar edilmediği için, üst sıralarda görünmek istediğiniz anahtar kelimelerde başarısız olursunuz.

3- Ziyaretçiler içeriğinizi beğenirse bir kez daha siteye dönerek yani ikinci bir ziyaret yaparak ‚‘yeni neler var‘‘ diye kontrol ederler. Birşey bulamazlarsa 3. ziyareti gerçekleştirmezler.

İşin özü bir bloga haftada en az üç kere yazı gönderilmelidir. Daha azı yetersiz olur, fazlası ise muhtemelen kalitesiz olur.( burada kasıt özgün içeriktir )

6- Referans gösterme

Başkalarının sizi referans göstermesi için öncelikle saygın bir bloga sahip olmalı ve çaktırmadan arakladığınız yazılarda referans göstermeli, aldığınız kaynağı belirtmelisiniz. Verdiğiniz bilgilerin güvenilirliğinin okuyucular tarafından test edilmesini istemiyorsanız, yola kaynakları paylaşarak devam edin.
 Saygı kazanmak için saygı göstermek gerekir…

7-Tıklanabilir Başlık

Mükemmel içerikler dahi tıklanmadan sönüp kaybolabilir. Böyle olmasını istemiyorsanız can alıcı başlıklar seçmelisiniz. Tıklanmaya en müsait başlıklar soru şeklinde olanlar ( örneğin; facebook neden başarılı oldu ) ya da rakam içerenlerdir. ( örneğin; Kariyerinizde 5 Önemli Adım ). Bu iki başlık türü dışında tıklanmaya teşvik eden diğer başlıklar insanların duygularına yönelen ve dikkat çeken başlıklardır. ( Örneğin; ‚‘Mutluluk Gelip Geçici Midir?‘‘,  ‚‘Teknolojinin A’sı B’si‘‘ vb. )

8-Kaliteli Bağlantılara Yönlendirme

 Bazı kişiler siteden başka sitelere link gönderdiklerinde bu durumun seo açısından kötü olduğunu düşünür ( neden? Çünkü bu kişilere göre google  ‚‘ kendi içeriği değerli olsaydı başka sitelere link verip durmazdı‘‘ diye düşünüyor). Aslında özellikle son google güncellemesinden sonra böyle birşey geçerliliğini yitiriyor diyebiliriz.Giderek insanileşme çabası içine giren google, okuyucularını faydalı- konusuyla alakalı içeriklere gönderen blogları seviyor olsa gerek. Özellikle yönlendirme yaptığınız sitede okuyucuların geçirdiği süre fazlaysa, bir adım öndesiniz.

9-Odak İçerik

Birden fazla konu hakkında sık yazmak yerine, tek bir konu hakkında daha az yazmak tercih edilmeli. Başarılı bloglara baktığınızda çok sınırlı sayıda konu üzerine eğildiklerini görürsünüz. Böylece, okuyucların kafası karışmamış olur, sadakatli, o konuya gerçekten ilgi duyan kişileri siteye çekersiniz.

10-Sosyal Medya Entegrasyonu

Dünyada son zamanlarda başarılı bloglara baktığınızda bloglarındaki güncelleme sıklığı kadar, sosyal medya hesaplarında da aktif olduklarını görürsünüz. Aslında en az içerik kadar önemli olan diğer bir nokta, o içeriği yaymak için nasıl yöntemler izlendiğidir. Örneğin teknoloji hakkında bir blogunuz varsa, twitter’dan yeni içeriğinizin twitini atarken ‚‘teknoloji‘‘ hashtagiyle daha hızlı yayılabilirsiniz. Böylece twitter’da teknoloji araması yapan kişiler sizin içeriğinizi görür. Hedef kitlenize ulaşırsınız.

SosyalMedyacci’nin Notu: Bir blog sahibi olmak için hala çok geç değil. Bir bilgisayarınız varsa, herhangi bir ilginiz ya da uzmanlığınız varsa lisanslı bir yazar olmanıza gerek yok. Blog için paraya da ihtiyacınız yok. Sesinizi duyurmak için hemen bugün koyulun yola, başlayın yazmaya…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder