26 Şubat 2012 Pazar

Linkedin’de Kaçınılması Gereken 7 Hata

Cember.net, xing derken son yıllarda patlama yapan Linkedin, iş hayatındaki profesyonellerin buluşma noktası oldu. 2003 yılında faaliyete geçen Linkedin, 2010 yılında 15 milyon dolar kar açıklamasıyla dikkatleri üzerine çekmişti. Bunun sebebi özellikle şirketin 2007 yılından sonra sürekli artan kar trendiydi.



Şirketlerin kendi gruplarını kurarak müşterilerine bu çatı altından seslerini duyurmaları, Linkedin’i emsallerinin bir adım önüne taşıyan en önemli özellik. Elinizde öyle müthiş bir araç var ki, müşterilerinizin kariyerlerini, ilgilerini öğrenebiliyor ve onlara göre ürün üretebiliyorsunuz. Yani Linkedin, şirketler için veri madenciliğine giden kritik yolların başında geliyor.

İK çalışanları headhunterlık yaparak kariyerli personellere teklif götürürken, yeni mezun bir üniversite öğrencisinin Linkedin üzerinden iş başvurusu yapabilmesi,Linkedin’in kıyassız harmonisini gözler önüne seriyor. Tabii böyle bir mecranın başarıyı yakalayıp dünya genelinde 135 milyon kullanıcıya ulaşmasını tuhaf karşılamamak gerekiyor.

Facebook ve Twitter’dan farklı olarak, daha çok profesyonellere hitap eden bu sosyal ağ, tüm kariyerinizi birkaç saat içinde kabusa çevirebilir.

Doğruyu konuşalım: Linkedindesiniz çünkü şirketlere ,kişilere ne kadar bilgili olduğunuzu, bugüne kadar neleri mükemmel yaptığınızı, sizi diğerlerinden ayıran en önemli özellikleri sergilemek istiyorsunuz. Çok güzel… Tabii bu durumu kişisel bir sosyal medya krizine çevirmediğiniz müddetçe.Unutmayın ki her sosyal medya mecrası riskleri bonus olarak getirir.

Bu yüzden siz siz olun, aşağıdaki 7 ölümcül Linkedin hatasını yapmayın.

1- Etkileşimsizlik:  Sosyal medyayı anlatmak için en çok kullanılan iki kelimeden biri ‘’ etkileşim’’ .

Facebook ve Twitter’da fan ya da takipçileri ile gerekli etkileşimi kurmayan şirketler nasıl sınıfta kalıyorsa,  Linkedin’de de aynı kurallar geçerli. Yalnızca kendinizden bahsedip, reklamınızı yapmayı düşünüyorsanız yanlış yerdesiniz. Size sorulan her soruya cevap vermeye çalışın, hakkınızda söylenen olumlu ya da olumsuz hiçbir şeyi yanıtsız bırakmayın. Yapıcı olun. Paylaşın, paylaşılanlara yorum yapın, düşüncelerinizi belirtin, Linkedin’i bir düşünce portalı gibi kullanın.

2- Yeteneklerin abartılması: Mükemmel işler çıkarmış olabilirsiniz, hatta çalıştığınız firmaları bataklıktan çıkarmışlığınız bile bulunabilir. Faka mütevazi olmaya gayret edin.

Emin olun ; ‘’ Şirkete çok fazla katkım oldu, şirketiği atağa geçirdim, çok iyi paralar kazandırdım’’ cümlesiyle sayısal verilere dayanan profesyonel bir cümle arasında çok fark var.

*Örneğin; X şirketinde görev aldığım dönemde şirketin gelirlerinin artmasına  katkım oldu, görev aldığım projelerdeki verimlilik, geçmiş dönemlerle mukayese edildiğinde %x artış gösterdi.

Büyük bir ihtimalle bazı Linkedin profillerine göz attığınızda, bir kişinin profilinde onlarca yetenek görüyorsunuz, hatta bu durum kendinizden şüphe duymanıza neden oluyor. Merak etmeyin, o kadar yetenekli değiller.

Yalnızca iddialı olduğunuz yeteneklerinizi yazmanız daha doğru bir seçim. Bir kişinin her işi yapmasını aklı başında hiçbir ‘’eleyici’’ istemez. Bir yeteneğinizi dallandırıp budaklandırıp bin yapmayın, pireyi deve yapmayın. Herşeyden biraz anlayacağınıza, bazı şeylerden daha çok anlamanız inandırıcılık açısından daha etkili bir seçim.

3- Kendiniz olun: Sahip olmadığınız ünvanların size bir katkısı olmayacaktır. İş ciddiye binip mülakata çağrıldığınızda eski işiniz için referans istenecektir. Dünyada kronikleşen ekonomik krizlerin şirketlere öğrettiği en önemli şey maliyetleri minimize etmek, bunun için en güçlü araçlardan biri de personel ücretlerini düşürmek. Çoğu fütürist, gelecekte ücretlerin daha da aşağıya çekileceğini belirtiyor.Ücretlerini daha aşağıya çeken şirketler, bunu abarttıkları ünvanlarla telafi etmeye çalışıyorlar. Çoğu şirket artık bir unvan fabrikasına dönmüş durumda. ‘’Eleyiciler’’ artık bu durumun farkında, bu yüzden ünvanınızdan çok yaptığınız işler değer kazanıyor. Unutmayın…

4- Profil resmi: İlk izlenim için araştırmalara göre 7 saniyeniz var. Büyük bir ihtimalle bu 7 saniye Linkedin’deki profil resminize bakmakla geçiriliecek. Linkedin için herşeyin başlangıcı profil resminiz diyebiliriz. Yakışıklı bir adam, ya da güzel bir kadın olmak zorunda değilsiniz. Fakat küçük bir tebessümü herkes hak eder…  Artık profesyonel olmanın yalnızca takım elbiseden ibaret olmadığı, fikrin, düşüncenin daha önemli hale geldiği günlere merhaba diyoruz. Kollarınızı bağlayıp takımınızla poz vermeniz kariyer basamaklarını tırmanmış birisiyseniz mantıklı olabilir. Fakat içi boş olan bir CV için profesyonellik budalalığı yapmak ters tepecektir.

Profil resminizin görüntü kalitesine odaklanın, bulanık resimlerden kaçının. Hitap ettiğiniz kesime göre, stüdyoda fotoğraf çektirmek de alternatifleriniz arasında.

5- Aşırı katılım: Linkedin, kullanıcılarına istedikleri gruba katılma, bu gruplar altında düşüncelerini paylaşma imkanı veriyor. Fakat paylaşılan her içeriğe yorum yapmanız kendinizi spamlemeniz anlamına gelir. Eğer fikirleriniz değerliyse, çok fazla katılım yapmamanız kimi zaman değerli olabilir. Evet , kaba tabiriyle ‘’kendinizi ağırdan satmak’’ işe yarar. Siz değerliyseniz, düşünceleriniz değerliyse ve konunuzda uzmansanız her içeriği yorum yapmanız kalite algınızı düşürür. Kaliteye yorum yapın, kaliteyi kutlayın, kaliteyi paylaşın. Çünkü Linkedin aktiviteleriniz, referansınız …

6- Klasik CV Görüntüsü:  Linkedin, kariyer.net gibi özgeçmişinizi tarihlerle sıralayıp başvuru yapabileceğiniz bir mecra olmamalı. Profil sayfanızı görünteleyen bir kişi, sizin hangi senelerde ne işle meşgul olduğunuzun yanında, uzman olduğunuz alanla ilgili ne düşünceleriniz olduğuna, neler öğrendiğinize de tanıklık etmeli.

*Örneğin;

2005-2008: X şirketinde İş Geliştirme Müdürü

İş Tanımı: (Açıklama kısmına) Potansiyel projeler için fizibilite yaratmak, potansiyel projeleri izlemek, geliştirmek.

Kazanım: (Açıklama kısmına yazılmalı) İlk müdürlük deneyimimdi,bundan ötürü işe başladığımda yeterliliğim hakkında şüphe duymuştum. Fakat zaman kendimi tanımamı sağladı ve bu pozisyona çoktan hazır olduğumu gösterdi. X şirketindeki bu pozisyon bana, iş geliştirmenin yalnızca rekabet gücünü arttıran sistematik süreçler olmadığını, aynı zamanda markanın uzun vadeli konumlanmasına, potansiyel pazarlar keşfetmesine katkısı olduğunu öğretti.

7- Referansların abartılması: Profilinizdeki referans yorumlarınız elbette çok önemli, fakat aşırı övgüye kaçmadıkça. Herkes biliyor ki bu kısım sizden bağımsız yazılmıyor. Bu bölümde de aynı kurallar geçerli. ‘’Çok, mükemmel, en iyi’’ kelimelerini yumuşatın. Bunlar yerine ‘’değerli, önemli, gerekli ölçüde’’ gibi kalıpları benimseyin. Referans yorumlarınızda spam sözcüklere bulaşmayın.
Bu konuda ikinci önemli tavsiye ise, iş ortağınızdan referans almamanız. Bu biraz komik değil mi?

P.S : Linkedin nedir?

Linkedin, profesyonel bir sosyal ağ kurmanıza olanak sağlayan, çeşitli alanlardaki iş gruplarına katılabileceğiniz , yeni çağın online ve sosyal iş,işçi bulma kurumu olarak tanımlanabilir.

Daha rahat bir dille Linkedin’i, Facebook’un takım elbisesini tozlu raftan çıkartıp bordrolu çalışan olmaya karar vermesi diye ifade edilebiliriz.

SosyalMedyacci’nin Notu: Linkedin, diğer sosyal ağlardan farklı olarak daha fazla kaliteyi çağrıştıran, dünyanın en büyük şirketlerinin CEO’larının dahi profillerinin yer aldığı, ciddi fırsatlar sunan bir mecra.

Gecikmeyin, ayağınıza gelen fırsatı değerlendirin. Aşağıdaki yazı Linkedin konusunda sizi daha fazla aydınlatacaktır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder