29 Şubat 2012 Çarşamba

3 Adımda Linkedin’de Üst Sıralara Nasıl Çıkılır?

Birçok kurumsal şirketin Linkedin’i bir işe alım aracı olarak  kullandığını biliyoruz. Amerika’da bu konuyla ilgili yapılan birçok araştırma gösteriyor ki, Linkedin İnsan Kaynakları için giderek daha fazla anlam ifade etmeye başladı. Linkedin’deki search kısmına gelerek, ilgili pozisyon için anahtar kelime üzerinden arama yapan birçok şirket mevcut. Türkiye’de ise 1 milyon kullanıcıya ulaşan Linkedin rüştünü ispat etti ve ne kadar revaçta olduğunu kanıtladı.


Türkiye’de bulunan İnsan Kaynakları profesyonelleri, sosyal medyayı günlük hayatlarına daha etkin biçimde nasıl entegre edeceklerini çoktan araştırmaya başladılar bile.Bu yüzden, bu yazı kariyerinizle ilgili birçok şeyi değiştirebilir.

Sosyal Medya Uzmanları, ‘’sosyal medya uzmanı’’ aramasında ilk sıralarda nasıl çıkacağınızı merak ediyorsanız,

İnsan Kaynakları profesyonelleri, ‘’insan kaynakları müdürü’’ aramasında ilk 3 sırayı nasıl domine edeceğinizi öğrenmek istiyorsanız,

Satış müdürleri, Linkedin’de ''satış müdürü'' aramasında ilk sıraya çıktığınızda yaşayacağınız duyguyu merak ediyorsanız,

Hatta CEO’lar,‘’CEO’’ aramalarında ilk sıralarda görünmekten hoşnut olacaksanız…

Kısacası;

Her ne unvan ile anılırsanız anılın, ne iş yaparsanız yapın, hangi anahtar kelimede üstlerde görünmek istiyorsanız, aşağıdaki formül sizi yerinizden oynatacak, belirtelim.

Linkedin’de üst sıralara tırmanmanın formülünü bilip uygulayan birkaç kişinin (Türkiye’de birkaç kişi) bu yazı hoşuna gitmeyebilir, fakat bu çok  önemli bir kıstas değil.

Sosyalmedyacci paylaşıma ve bilgilendirmeye  dayalı, bu noktada farklı olan bir site ve bu durumdan memnun.

Konuya gelecek olursak;

Google’da referans bir anahtar kelimede ilk sıralarda görüntülenmek için yazı başlığında ,yazının hemen başlarında ve yazının sonunda anahtar kelimenin bulunmasının en önemli etkenlerden biri olduğunu biliyoruz. Linkedin’in algoritmasında da durum farklı değil.

Yani, profilinizde ilgili anahtar kelimenin sık tekrar edilmesi sizi muhtemel ‘’search’’lerde ilk sıralara taşır. Şimdi adım adım Linkedin’de nasıl üst sıralarda görüntülebileceğinizi inceleyelim.

Örnek olarak seçeceğimiz meslek ‘’dijital pazarlama uzmanı’’ olsun. Dijital pazarlama uzmanı anahtar kelimesi için yapılan aramalarda Linkedin’de ilk sıralarda görüntülenmek istediğinizi varsayalım. Nasıl bir strateji izlemeniz gerekirdi?

1- Anahtar kelimelerin belirlenmesi: Dijital pazarlama uzmanıysanız hangi anahtar kelime aramalarında ilk sıralarda görüntülenmek isterdiniz? Muhtemelen; ‘’Dijital Pazarlama Uzmanı’’ , ‘’Online Pazarlama Uzmanı’’  ve SEO doğru cevap. Bu durumda odaklanacağımız üç anahtar kelimeyi, daha doğrusu sözcük öbeğini seçtik.

2- ‘’Eski bir pozisyon ekle’’ Kısmında Değişiklik: Bu kısıma geldiğinizde  aşağıdaki yöntemi uygulayın:

Şirket Adı: Dijital Pazarlama Uzmanı |X Şirketi

Unvan: Dijital Pazarlama Uzmanı,SEO,Online Pazarlama Uzmanı

Açıklama: X şirketinin Dijital Pazarlama stratejilerinin belirlenmesi, online pazarlama aktivitelerinde uzman yaklaşımların sergilenmesi, SEO çalışması

3- ‘’Şu Anda’’ Kısmında Değişiklik: Bu kısımda yapacağınız değişiklik de aynı şekilde.

Şirket Adı: Dijital Pazarlama Uzmanı | Y Şirketi

Unvan: SEO, Online Pazarlama Uzmanı,Dijital Pazarlama Uzmanı

Açıklama: Dijital/Online Pazarlama Uzmanı unvanıyla çalıştığım Y şirketinde, online mecralar için SEO aktivitileri de dahil birçok süreçten sorumluyum.


SosyalMedyacci’nin Notu: Linkedin algoritmasının başlıca şifreleri bunlar.Bu üç maddeyi hepiniz kendi idealleriniz ve birinci sırada çıkmak istediğiniz anahtar kelimeler için uygulayabilirsiniz. Bu maddeleri harfiyen uyguladığınızda sıralamada yaşayacağınız değişiklik sizi şaşırtacaktır.Uyguladıktan sonra aşağıya yorum ve görüşlerinizi yazabilirsiniz. Rekabetin çok yüksek olduğu anahtar kelimelerde ilk sıralarda, belki de ilk sırada çıkmanın formulü de yakın bir zamanda paylaşılacak. Bekleyin...

p.s: | işaretini yapmak için küçük büyük işaretinin olduğu (<,>) tuşla birlikte alt gr’ye basın.


27 Şubat 2012 Pazartesi

Pinterest : Sosyal Medyada Yeni Dahi Çocuk

Pinterest, 2012 yılı sosyal medya trend tahminlerinin neredeyse hiçbirinde yer almıyordu. Katlanarak artan pinterest kullanıcı sayısı tüm sosyal medya camiasını şaşırtmış durumda. 2012’ye dair tahminler revize edilmeye çoktan başlandı.

Aslında Twitter üzerinden yaptığım 2012 sosyal medya trend beklentilerimde son seçeneği boş bırakmıştım, bunun sebebi de sosyal medyanın her sene yeni bir yıldızı sürpriz olarak piyasaya sürmesiydi. Nitekim, pinterest tahminlerimi doğrular nitelikte ilerliyor ve mini bir süprize hayat veriyor.


Aşağıdaki pinterest istatistiklerine howsociable,alexa ve visual.ly’den ulaşıldı. İnceleyelim:
  • Alexa Global Rank(Alexa Dünya Sıralaması): 78
  • Estimated time on site(Sitede geçirilen süre): 10:57
  • Social Media Popularity( Sosyal Medya popülaritesi): 9.1
  • Twitter Popularity(Twitter Popülaritesi): 9.0
  • Facebook Popularity(Facebook Popülaritesi): 5.2
  • Percantage of Pinterest’s male users in USA( Amerikadaki erkek pinterest kullanıcılarının yüzdesi): %83

Beğendiniz resimleri kategorize etmenize yarayan sosyal resim paylaşım sitesi pinterest, flickr’dan daha karizma bir havaya bürümüş kendini, çünkü pinterest hesabınızın olması için davetiye göndermeniz gerekiyor. Aynı zamanda pinterest, abileri olan Facebook ve Twitter’ın büyüklüğünü kabul ediyor ve kullanıcılarının yalnızca bu iki siteden birinde bulunan hesaplarıyla bağlanmalarına olanak tanıyor. Kısacası Facebook ya da Twitter hesabınız yoksa pinterest’i unutun.

Pinterest Neden Başarılı Oldu?

Facebook’un karşısında Google+’ın sunduğu avantajların başında fonksiyonellik ve yalınlık olduğunu söylemek ne kadar doğruysa, pinterest için de aynı şey geçerli. Pinterest; yalın,fonkiyonel ve ergonomik. 

Pinterest’in bu başarısı gösteriyor ki kullanıcılar dijital karışıklıktan bunalmış durumda ve sadelikten yana olan tasarımlara yöneliyor. Google+’ın da aynı şekilde başarıya ulaşması bu görüşü destekleyebilir.

İşin ilginç yanı, pinterest’in bu kullanıcı sayısına 20’yi bulmayan çalışan sayısıyla ulaşması. Bu da gösteriyor ki sosyal medya muazzam bir kazanç alanı yaratıyor, yeter ki özgün bir fikriniz ve bu fikri uygulayacak/uygulatacak yeteneğiniz/yetiniz olsun.

Her ne kadar alanları tamamen aynı olmasa da Flickr’ın pinterest karşısında unutulmaya başlanması Flickr’ı satın alan Yahoo’ya bir darbe daha indirmiş durumda.


Pinterest Nedir?

Delicious ya da Stumbleupon gibi bir sosyal imleme sitesini alın, içine biraz Flickr katın, Facebook  ile sunumunu yapın. Pinterest sosyalmedyacci gözüyle bu anlama geliyor.

Daha açık bir dille Pinterest, imleme sistemiyle çalışan, beğendiğiniz resimlere kategorize etmenize yarayan sosyal bir fotoğraf paylaşım sitesi. Pinterest, pin(iğne) ve interest(ilgi) kelimelerinin birleşiminden oluşmakta. Kısacası duvara ilginizi iğneliyorsunuz ve insanlara bunu beğenen paylaşsın mesajı veriyorsunuz.

Pinterest’in kendi web sitesindeki tanımıyla; Pinterest, internette bulduğunuz güzel olan herşeyi paylaşmanıza ve düzenlemenize yarar. İnsanlar bu duvar panosunu düğünlerini planlamak, evlerini dekore etmek veya favori yemek tariflerini düzenlemek için kullanır.

SosyalMedyacci’nin Notu: Dünyanın önde gelen dijital medya sitelerinde revaçta olan tartışma konusu pinterest. Birçok uzman, pinterest’in sosyal medyanın geleceği olup olmayacağı sorusuna yanıt arıyor. Çoğu marka şimdiden Pinterest’i reklam amaçlı kullanmaya başladı. Amerika’da kadınlar tarafından öyle bir fenomen haline geldi ki, yemek tarifine ihtiyacı olan veya kendine giyecek yeni birşeyler arayan kadınların çoğunun etkileşime geçtiği bir buluşma noktası oldu Pinterest. Eğer bana soruyorsanız Pinterest, sosyal medyanın başaktörlerinden birisi olsa da hiçbir zaman yönetmen koltuğuna oturamayacak. Neden mi? Delicious, Digg, Stumbleupon ya da Reddit gibi imleme siteleri bunu başaramadı, Pinterest neden başarsın?


26 Şubat 2012 Pazar

Linkedin’de Kaçınılması Gereken 7 Hata

Cember.net, xing derken son yıllarda patlama yapan Linkedin, iş hayatındaki profesyonellerin buluşma noktası oldu. 2003 yılında faaliyete geçen Linkedin, 2010 yılında 15 milyon dolar kar açıklamasıyla dikkatleri üzerine çekmişti. Bunun sebebi özellikle şirketin 2007 yılından sonra sürekli artan kar trendiydi.



Şirketlerin kendi gruplarını kurarak müşterilerine bu çatı altından seslerini duyurmaları, Linkedin’i emsallerinin bir adım önüne taşıyan en önemli özellik. Elinizde öyle müthiş bir araç var ki, müşterilerinizin kariyerlerini, ilgilerini öğrenebiliyor ve onlara göre ürün üretebiliyorsunuz. Yani Linkedin, şirketler için veri madenciliğine giden kritik yolların başında geliyor.

İK çalışanları headhunterlık yaparak kariyerli personellere teklif götürürken, yeni mezun bir üniversite öğrencisinin Linkedin üzerinden iş başvurusu yapabilmesi,Linkedin’in kıyassız harmonisini gözler önüne seriyor. Tabii böyle bir mecranın başarıyı yakalayıp dünya genelinde 135 milyon kullanıcıya ulaşmasını tuhaf karşılamamak gerekiyor.

Facebook ve Twitter’dan farklı olarak, daha çok profesyonellere hitap eden bu sosyal ağ, tüm kariyerinizi birkaç saat içinde kabusa çevirebilir.

Doğruyu konuşalım: Linkedindesiniz çünkü şirketlere ,kişilere ne kadar bilgili olduğunuzu, bugüne kadar neleri mükemmel yaptığınızı, sizi diğerlerinden ayıran en önemli özellikleri sergilemek istiyorsunuz. Çok güzel… Tabii bu durumu kişisel bir sosyal medya krizine çevirmediğiniz müddetçe.Unutmayın ki her sosyal medya mecrası riskleri bonus olarak getirir.

Bu yüzden siz siz olun, aşağıdaki 7 ölümcül Linkedin hatasını yapmayın.

1- Etkileşimsizlik:  Sosyal medyayı anlatmak için en çok kullanılan iki kelimeden biri ‘’ etkileşim’’ .

Facebook ve Twitter’da fan ya da takipçileri ile gerekli etkileşimi kurmayan şirketler nasıl sınıfta kalıyorsa,  Linkedin’de de aynı kurallar geçerli. Yalnızca kendinizden bahsedip, reklamınızı yapmayı düşünüyorsanız yanlış yerdesiniz. Size sorulan her soruya cevap vermeye çalışın, hakkınızda söylenen olumlu ya da olumsuz hiçbir şeyi yanıtsız bırakmayın. Yapıcı olun. Paylaşın, paylaşılanlara yorum yapın, düşüncelerinizi belirtin, Linkedin’i bir düşünce portalı gibi kullanın.

2- Yeteneklerin abartılması: Mükemmel işler çıkarmış olabilirsiniz, hatta çalıştığınız firmaları bataklıktan çıkarmışlığınız bile bulunabilir. Faka mütevazi olmaya gayret edin.

Emin olun ; ‘’ Şirkete çok fazla katkım oldu, şirketiği atağa geçirdim, çok iyi paralar kazandırdım’’ cümlesiyle sayısal verilere dayanan profesyonel bir cümle arasında çok fark var.

*Örneğin; X şirketinde görev aldığım dönemde şirketin gelirlerinin artmasına  katkım oldu, görev aldığım projelerdeki verimlilik, geçmiş dönemlerle mukayese edildiğinde %x artış gösterdi.

Büyük bir ihtimalle bazı Linkedin profillerine göz attığınızda, bir kişinin profilinde onlarca yetenek görüyorsunuz, hatta bu durum kendinizden şüphe duymanıza neden oluyor. Merak etmeyin, o kadar yetenekli değiller.

Yalnızca iddialı olduğunuz yeteneklerinizi yazmanız daha doğru bir seçim. Bir kişinin her işi yapmasını aklı başında hiçbir ‘’eleyici’’ istemez. Bir yeteneğinizi dallandırıp budaklandırıp bin yapmayın, pireyi deve yapmayın. Herşeyden biraz anlayacağınıza, bazı şeylerden daha çok anlamanız inandırıcılık açısından daha etkili bir seçim.

3- Kendiniz olun: Sahip olmadığınız ünvanların size bir katkısı olmayacaktır. İş ciddiye binip mülakata çağrıldığınızda eski işiniz için referans istenecektir. Dünyada kronikleşen ekonomik krizlerin şirketlere öğrettiği en önemli şey maliyetleri minimize etmek, bunun için en güçlü araçlardan biri de personel ücretlerini düşürmek. Çoğu fütürist, gelecekte ücretlerin daha da aşağıya çekileceğini belirtiyor.Ücretlerini daha aşağıya çeken şirketler, bunu abarttıkları ünvanlarla telafi etmeye çalışıyorlar. Çoğu şirket artık bir unvan fabrikasına dönmüş durumda. ‘’Eleyiciler’’ artık bu durumun farkında, bu yüzden ünvanınızdan çok yaptığınız işler değer kazanıyor. Unutmayın…

4- Profil resmi: İlk izlenim için araştırmalara göre 7 saniyeniz var. Büyük bir ihtimalle bu 7 saniye Linkedin’deki profil resminize bakmakla geçiriliecek. Linkedin için herşeyin başlangıcı profil resminiz diyebiliriz. Yakışıklı bir adam, ya da güzel bir kadın olmak zorunda değilsiniz. Fakat küçük bir tebessümü herkes hak eder…  Artık profesyonel olmanın yalnızca takım elbiseden ibaret olmadığı, fikrin, düşüncenin daha önemli hale geldiği günlere merhaba diyoruz. Kollarınızı bağlayıp takımınızla poz vermeniz kariyer basamaklarını tırmanmış birisiyseniz mantıklı olabilir. Fakat içi boş olan bir CV için profesyonellik budalalığı yapmak ters tepecektir.

Profil resminizin görüntü kalitesine odaklanın, bulanık resimlerden kaçının. Hitap ettiğiniz kesime göre, stüdyoda fotoğraf çektirmek de alternatifleriniz arasında.

5- Aşırı katılım: Linkedin, kullanıcılarına istedikleri gruba katılma, bu gruplar altında düşüncelerini paylaşma imkanı veriyor. Fakat paylaşılan her içeriğe yorum yapmanız kendinizi spamlemeniz anlamına gelir. Eğer fikirleriniz değerliyse, çok fazla katılım yapmamanız kimi zaman değerli olabilir. Evet , kaba tabiriyle ‘’kendinizi ağırdan satmak’’ işe yarar. Siz değerliyseniz, düşünceleriniz değerliyse ve konunuzda uzmansanız her içeriği yorum yapmanız kalite algınızı düşürür. Kaliteye yorum yapın, kaliteyi kutlayın, kaliteyi paylaşın. Çünkü Linkedin aktiviteleriniz, referansınız …

6- Klasik CV Görüntüsü:  Linkedin, kariyer.net gibi özgeçmişinizi tarihlerle sıralayıp başvuru yapabileceğiniz bir mecra olmamalı. Profil sayfanızı görünteleyen bir kişi, sizin hangi senelerde ne işle meşgul olduğunuzun yanında, uzman olduğunuz alanla ilgili ne düşünceleriniz olduğuna, neler öğrendiğinize de tanıklık etmeli.

*Örneğin;

2005-2008: X şirketinde İş Geliştirme Müdürü

İş Tanımı: (Açıklama kısmına) Potansiyel projeler için fizibilite yaratmak, potansiyel projeleri izlemek, geliştirmek.

Kazanım: (Açıklama kısmına yazılmalı) İlk müdürlük deneyimimdi,bundan ötürü işe başladığımda yeterliliğim hakkında şüphe duymuştum. Fakat zaman kendimi tanımamı sağladı ve bu pozisyona çoktan hazır olduğumu gösterdi. X şirketindeki bu pozisyon bana, iş geliştirmenin yalnızca rekabet gücünü arttıran sistematik süreçler olmadığını, aynı zamanda markanın uzun vadeli konumlanmasına, potansiyel pazarlar keşfetmesine katkısı olduğunu öğretti.

7- Referansların abartılması: Profilinizdeki referans yorumlarınız elbette çok önemli, fakat aşırı övgüye kaçmadıkça. Herkes biliyor ki bu kısım sizden bağımsız yazılmıyor. Bu bölümde de aynı kurallar geçerli. ‘’Çok, mükemmel, en iyi’’ kelimelerini yumuşatın. Bunlar yerine ‘’değerli, önemli, gerekli ölçüde’’ gibi kalıpları benimseyin. Referans yorumlarınızda spam sözcüklere bulaşmayın.
Bu konuda ikinci önemli tavsiye ise, iş ortağınızdan referans almamanız. Bu biraz komik değil mi?

P.S : Linkedin nedir?

Linkedin, profesyonel bir sosyal ağ kurmanıza olanak sağlayan, çeşitli alanlardaki iş gruplarına katılabileceğiniz , yeni çağın online ve sosyal iş,işçi bulma kurumu olarak tanımlanabilir.

Daha rahat bir dille Linkedin’i, Facebook’un takım elbisesini tozlu raftan çıkartıp bordrolu çalışan olmaya karar vermesi diye ifade edilebiliriz.

SosyalMedyacci’nin Notu: Linkedin, diğer sosyal ağlardan farklı olarak daha fazla kaliteyi çağrıştıran, dünyanın en büyük şirketlerinin CEO’larının dahi profillerinin yer aldığı, ciddi fırsatlar sunan bir mecra.

Gecikmeyin, ayağınıza gelen fırsatı değerlendirin. Aşağıdaki yazı Linkedin konusunda sizi daha fazla aydınlatacaktır.



22 Şubat 2012 Çarşamba

Sosyal Medya Uzmanı(?)’nın Ezberlemesi Gereken 4 Analitik Aracı

Gün geçmiyor ki yeni bir sosyal medya mesleği piyasaya çıkmasın. Sosyal Medya uzmanı, SM stratejisti, SM danışmanı, SM yöneticisi. Bunun sonu nereye gider bilinmez, fakat gerçek olan şu ki şirketler artık sosyal medya yetisi olan işgücünü istihdam etmeye başladılar.

Bugün itibariyle kariyer.net’te içinde ‘’sosyal medya’’ geçen 182 iş tanımı var. 



Trend izlendiğinde bu rakamın sürekli ilerlediğini göz önünde tutmak lazım. Çoğu şirket sosyal medyayı yalnızca bu işin uzmanlarından değil, dijital pazarlama uzmanından, marka yöneticilerinden, satış-pazarlama müdürlerinden, CRM yöneticilerinden ve marka iletişim uzmanlarından da beklemekte. Diğer bir deyişle, sosyal medya çoktan bu mesleklere bulaşmış durumda. Sosyal medya bilgisinin neredeyse her iş kolundan talep edilmesi, önemli bir soruyu gündeme getiriyor. 

Sosyal medya yeterince anlaşılamadı mı?

Böyle olumsuz bir durum, büyük bir korku ve yanılgının başlangıcı olabilir. Bu işe önemsiz, yalnızca bir detay olarak bakılması sosyal medyanın yanlış ellere teslim edilmesine neden olur ki bu piyasada yer alan ve işi hakkıyla yapan tüm sosyal medya profesyonelleri için adeta kabus demek. Bir musluk tamircisine muhasebe kayıtlarını tutturmak, özlük işlerine bakan bir insan kaynakları personeline finansı teslim etmek veya bir pop yıldızını basketbol takımının başına geçirmek kadar tehlikeli bir durum. İşte bu muhtemel durumdan sosyal medyayı temizlemek için uzmanların ezbere bilmesi gereken 5 aracı inceleyelim:

1- Twitter Analytics:  Trendleri takip eden, online mecradaki müşteri davranışlarını inceleyen, web ve müşteri analitiğine dair çoğu bilgiye hakim bir kişi sosyal medyanın hakkını verebilir. Günümüzde yükselen  sosyal ağ değeri Twitter. Dolayısıyla twitterdaki verilerin analizini yapmak, şirketle ilgili hangi bilginin, ne zaman, ne kadar twitlenebileceğini tahmin etmek, twitter verilerini inceleyip yorumlamak ve bu bilgileri şirketi ileriye götürmek için kullanmak önemli. Twitter analitiği yapan topsy ve tweetreports gibi onlarca araç var. Topsy’nin kullanımı her geçen gün artmakta. Twitter’ın da son zamanlarda sunduğu kendi analitik programı, twitter’ın web sitenize ne kadar trafik gönderdiği, web sitenizden twitter’da ne kadar paylaşım yapıldığı gibi verileri sunuyor. Fakat bu hizmet şu anda çok iddialı değil ve geliştirilmesi gerek. Bu konuda önerimi sabit tutuyor ve tweetreports diyorum: Tweetreports’un tanıtım videosuna göz atalım:


2- Youtube Insights:  Youtube’un analitik servisi olan insights, her sosyal medya profesyonelinin işine yaramayabilir. Eğer şirket youtube’u mecra olarak seçmiyorsa ve hizmetine dair hiçbir videoyu youtube’a upload etmiyorsa o şirket için denecek tek şey: Büyük Kayıp.

Youtube’un kendi bloğuna göre; 2011’de youtube’a her dakikada  48 saat uzunluğunda video eklendi. Kısaca dakikada yüzlerce video…  Günde 3 milyar ziyaret alan bir mecrayı kullanmak istemiyorsanız çıldırmış olmalısınız. Şirketinizin böyle bir politikası olmasa dahi hizmetinizi, personelinizi, yaptıklarınızı, planlarınızı anlatan iyi kalitede çekilmiş görüntüleri youtube’a upload edin. Aslında SM profesyonelinde olması gereken en önemli özelliklerden biri de şirketi potansiyel pazarlara teşvik etmek. Peki youtube’a bir şekilde girdiniz, ya sonra? 

Cevap: Youtube Insights. Ölçün, ölçün, ölçün. Ne kadar başarılısınız? İyi bir kitleye ulaştınız mı? Başarılı olan videolarınız neler? Başarı için youtubeoptimizasyonunu ihmal etmeyin.

3- Facebook Insights: Gerçek şu ki Facebook’un belini henüz hiçbir sosyal ağ bükebilmiş değil. Socialbakers’ın cari verilerine göre Türkiye’de kullanıcı sayısı 35 milyon 409 bin olan, dünyada ise Ağustos itibariyle 1 milyar kullanıcıya ulaşması beklenen Facebook, şirketlerin en iştahlı olduğu sosyal mecra. Hal böyle olunca aktivitelerinizi takip edecek, facebook analizinizi iyi şekilde değerlendirecek bir araca ihtiyacınız var. İşte bu araç Facebook Insights. Youtube’un insight, twitter’ın ise analytics ile yaptığını Facebook insights ile yapıyor. Sayfanızı like eden aktif fanlarınızın cinsiyet dağılımı, içeriklerinizin like sayısı, fanlarınızın yaşadığı ülkeler, engagement oranları gibi bilgiler bu analitik servis ile mümkün.

4- Google Analytics: En önemli aracı en sonda paylaşalım. Tüm analitik servislerin tam tabiriyle ‘’babası’’ Google analytics. Kullanıcının web sitenizle ilgili online davranışlarını inceleyen bu servis, verdiği ayrıntılı verilerle ne için google’a ait olduğunu kanıtlayan nitelikte. Kullanıcının hangi sayfada ne kadar süre kaldığını, siteyi ziyaret eden farklı kişi sayısını, yeni ziyaretçi sayısını, sitenin hızını, siteden hemen çıkma oranını ve daha nice bilgiyi ücretsiz olarak sağlar. Şirketin kurumsal web sitesiyle SM’de başarı yakından ilgilidir.Tüm çabalara rağmen SM aktivitelerinde yukarı bir ivme olmuyorsa bunun sebeblerinden biri şirketin kurumsal web sitesine girip tatmin olmayan ziyaretçilerdir. Bu nedenler incelenip sitede gerekli iyileştirmeler yapılmadan, SM politikalarının başarıya ulaşması sürekli gecikecektir.

SosyalMedyacci’nin Notu: Dijitalleşen dünyada web ve SM analitiği gelecek vadeden mesleklerin başında geliyor. Büyük bir ihtimalle yakın gelecekte, istatistik, müşteri&web analitiği ve SM pazarlama konularını harmanlayabilen kişiler revaçta olacak.  Önleminizi alıp, şimdiden web analitiği hakkında uzmanlaşmanız size büyük fayda getirecektir…


20 Şubat 2012 Pazartesi

En İyi 4 Sosyal Paylaşım Butonu

Paylaş Butonu bir web sitesinin trafiğini arttıran en önemli etkenlerden. Bundan 10 sene önce, yani sosyal medyanın gerçek anlamda zirve yapmadığı zamanlarda, ne bloglar ne de web siteleri paylaş butonlarına sahipti.

Facebook ve Youtube ile başlayan, Twitter ile devam eden sosyal medya fenomeni etkileşim+paylaşıma olanak tanıyan sosyal paylaşım butonlarının kullanımını başlattı. Artık internete dahil olan her aktivitede bu butonları görmek mümkün. 

E-mail pazarlamayla müşterilerine newsletter gönderen şirketler yazının altına twitter,linkedin ve facebook paylaş butonlarını koymaktalar. Daha yalın bir dille, milyarlarca kullanıcıya ulaşan sosyal ağlara kayıtlı her kişi artık adeta birer marka elçiniz.

Yeter ki potansiyeli kullanmayı bilin. Lafı çok uzatmadan kullanıcı sayısı, bilinirliği, kullanım kolaylığı ve sağladığı fayda açısından önde gelen 5 Sosyal Paylaşım Butonunu(widget olarak) inceleyelim:

1- Addthis: İlk sırada yer almayı fazlasıyla hak ediyor. Beyaz saray dahi sitesinde addthis’i kullanıyor. Muhtemelen en yaygın kullanılan servis. 

Özellikleri;
  • Gün itibariyle 1,305,488 adet farklı domain addthis’i kullanmakta.
  • Referansları arasında msnbc,starbucks,men’s health gibi alanında isim yapmış şirketler var.
  • Kullanımı çok rahat, amacını belli ediyor, yalın.
  • 70 farklı dile çevrilebiliyor.
  • IOS ve Android için mobil uygulaması mevcut
  • Ücretli versiyonunda analitik servis sunuyor
  • 350’nin üzerinde servisi destekliyor. 
  • Tam özelleştirilebilir.

Paylaşım; Linkedin,Facebook,Twitter,Stumbleupon,Google+ ile sınırlı değil. Neredeyse var olan tüm sosyal ağlarda paylaşıma olanak tanıyor.

2- Sexybookmark butonları : İkinci sırayı almasının sebebi inanılmaz tasarımı. Açık bir şekilde tüm rakiplerine görsellik açısından fark atıyor.Sexybookmark kendini sunumu ile zirveye taşıyor ve gerçekten seksi. Direkt widget olarak eklemeniz mümkün olmasa da, ilgili CSS kodunu kodlarınız arasına eklediğinizde başarılı bir şekilde çalışıyor. Bu butonun diğerlerinden farkı ciddi anlamda fanlarının olması. Daha sıcak kokuyor. Tahminime göre paylaşımı en çok teşvik eden eklenti. Sebebi verdiği etkili paylaş mesajları.

Örneğin; ‘’Share the knowledge’’, ‘’sharing is caring’’,’’share the love’’,’’sharing is sexy’’ …


Eğer sosyalmedyacci'nınkullandığı addthis eklentisini değiştirilirse, seçim muhtemelen sexybookmarktan yana olacaktır.

3- Socio Fluid: Tasarım ve görsellik açısından sexybookmark’ın bir rakibi olacaksa bu şüphesiz socio fluid. Butonların üzerine geldiğinizde büyümesi (hover effect) java kokusu veriyor, nitekim kodlamada jquery kullanılmış. Eklenti dikkat çekici ve paylaşımı teşvik edici. Özelleştirilebilir nitelikte. Digg, Reddit, del.icio.us, dzone, stumbleupon, blinklist, blogmarks, furl, newsvine, technorati, magnolia, facebook ve google için paylaşım butonu mevcut. Blogger ve Wordpress’e rahatlıkla eklenebiliyor.


4- Sharethis: Sharethis’in kendi sitesinden açıkladığı rakamlara göre 1 milyonun üzerinde internet sitesi sharethis’i paylaş butonu olarak kullanıyor.Bu rakamla sharethis, addthis’in en büyük rakibi konumunda. Typepad,wordpress ve blogger için eklentisi mevcut. Tıpkı Addthis gibi ziyaretçilerin hangi içeriği hangi yolla paylaştığını gösteren analitik hizmeti mevcut. 100’ün üzerinde sosyal servisi destekliyor. Mashable, Cosmopolitan ve Linkedin referansları arasında.


SosyalMedyacci’nin Notu: Bu 4 eklenti dışında addtoany ve shareholic gibi başarılı uygulamalar da var. Web sitenizin hedef kitlesine ve tasarımınıza göre her butonun farklı avantajları var. Örneğin canlı renklerden kurulu, sıcak bir web sitesi için sexybookmark ve sociofluid butonları, kurumsal bir web sitesi için ise addtoany,addthis ve sharethis’in küçük boyutlu butonları uygun olacaktır. 


19 Şubat 2012 Pazar

Sosyal Medya ile SEO : Başarıya Götüren 3 Kilit Hamle

SEO’nun markalar için ne kadar önemli olduğunu tartışmanın anlamsız olduğu günlerde Sosyal Medya hayatımıza giderek daha fazla giriyor. Şirketler için de doğru hedef kitleye, doğru mesajı ucuz yolla sunmak Sosyal Medya ile daha mümkün bir hal alıyor.

SEO(arama motoru optimizasyonu) 2000’li yıllarda birçok girişimi zengin etti. Sadece bir anahtar kelimeyi seçip, tüm oyunu bu anahtar kelime üzerinden kurgulayan aktörler, Google’ın altın tepside sunduğu pastadan pay aldılar.
Bu oyun birkaç adımdan oluştu. Bunlar;


1- Ne iş yapıyorsan, o işle ilgili anahtar kelime belirle, bu anahtar kelimeleri belirlemek içinse Google’ın anahtar kelime aracından faydalan.

2- Anahtar kelime aracının sana emrettiği kelimeleri ya da sözcük öbeklerini domainine (alan adı) koy.

3- Birkaç metatag ve anahtar kelimenin geçtiği description, iyi bir backlink operasyonu ve özgün birkaç makale ile operasyonu sonlandır, akabinde arama motorundan gelecek ve muhtemelen direkt hedef kitlen olacak tüketicilere ürününü sat.

İşte bu döngü Facebook,Twitter,Youtube,Linkedin gibi sosyal medya platformlarının kullanıcıların açılış sayfası olmadığı günlerde geçerliydi.


Google’ın geliştirdiği yapay zeka yukarıda belirtilen numaraları kaba tabiriyle ‘’yememeye’’ başladı. Sürekli yenilenen Google algoritmasının Sosyal Medyayı kadroya dahil etmediği günler artık geride kaldı ve Google, gerek Google+ ürünüyle gerekse Google Social Search ile başkalaşım geçirdiğini gizliden gizliye itiraf ediyor. Kullandığı algoritmalar hakkında yıllarca ser verip sır vermeyen Google aslında ilk defa bu kadar açıktan oynuyor, kendisinin kullandığı ve önem verdiği Sosyal Medya artık sıralamaları gözle görülür biçimde etkiliyor.


Sosyal Medyanın SEOya etkisi ve Google’ın kendini sosyal medya ile yeniden şekillendirmesi, şirketlerin arama motoru optimizasyonu çalışmalarından sonra yeni bir kavrama hoş geldin demesine neden olacak. İşte bu kavramın adı;

Sosyal Medya Optimizasyonu(SMO); kısaca internetin geleceği…

Artık Sosyal Medya platformları sıralamanıza etki ediyor, çünkü atılan twitler, yüklenen videolar, paylaşılan yorumlar, diğer bir deyişle sosyal medyaya ait herşey bir link yaratıyor, Google böcekleri ise linkleri seviyor. Link oluştuğunda çok daha rahat çalışıyor.

SMO’nun SEO ile yakın temasını kabul ederek, Sosyal Medyanın SEO için nasıl kullanılması gerektiğine adım adım göz atalım:

1- Twitter ile Optimizasyon: Twitter hesabının arama sonuçları sıralamasına etkisini anlamanız için google’a ‘’sosyal medya’’   yazarak arama yapmanız yeterli olacaktır. Arama sonuçlarında genelde 3. sayfanın hemen başında sosyalmedyatv’nin Facebook ve Twitter hesapları görüntüleniyor. Peki sosyalmedya.co, webrazzi ya da sosyalmedyacci’nin twitter profili ilk 3 sayfada görüntülenmiyorken, sosyalmedyatv’yi farklı kılıp ödüllendiren sistem ne?

a) Twitter kullanıcı adı: Klasik SEO’da alan adında anahtar kelimenin geçmesinin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz, Twitter kullanıcı adını, alan adınız olarak kabul edebiliriz. Alan adının Google sıralamasındaki etkisini bilmeyen herhalde yoktur.

b) Hesabın oluşturulma tarihi: Klasik SEO’da bir web sitesinin Google’da görüntülenme tarihi ne kadar eskiye dayanıyorsa, Google bu siteleri güvenilir kabul eder ve trustrankini yüksek tutarak ödüllendirir. Google’ın Twitter içinde aynı politikayı uygulaması muhtemel. Daha eski Twitter hesabı=Daha güvenilir kaynak=Daha üst sıralar

c) Profil Bilgisi: Klasik SEO’da description tagınızda(arama motorlarında site başlığınızın altında yer alan kısım) odaklandığınız anahtar kelimelerin geçmesi çok önemliydi. Google’ın Twitter mantığı da aynı olsa gerek. Profil bilginizde anahtar kelimelerin yer alması önemli.

d) Profilinizde Urlnizin bulunması: Google, Twitter hesabınızda blog veya kurumsal urlnizin bulunmasına önem veriyor ve bunu bir Twitter Trustrank (twitter hesabı güvenilirlik derecelendirmesi)olarak değerlendiriyor olması kuvvetle muhtemel

e) Twitter profil fotonuz: Klasik Seoda üst sıralara tırmanmak için site içi optimizasyonu yaparken yüklediğiniz resimlerin adında, anahtar kelimelerinizin geçmesi dikkat edilmesi gereken bir kıstastır. Aynı mantıkla Twitter profil fotonuzun adında ‘’focus’’ olduğunuz anahtar kelimeleri bulundurmanız sizi farklı kılacaktır.

f) Takipçi sayısı, twit sayısı,kaliteli twit sayısı,twitter profilinde geçirilen süre, twitter engagement: Bu noktada klasik seonun twitter seo dilindeki anlamına bakmak gerekiyor:

Takipçi sayısı= Klasik SEOdaki ziyaretçi sayısı
Twit sayısı= Klasik SEOdaki içeriğin güncellenme sıklığı
Kaliteli twit(retwit edilen twit)= Klasik seoda backlink alan içeriğiniz
Twitter profilinde geçirilen süre= Klasik seoda internet sitenizde geçirilen süre

Twitter engagement= Engagement kavramı sosyal medya ile seoya dahil oldu. Twitter içeriğiniz retwitlenmesi, @kullanıcıadınız olarak size gelen twitler, gelen bu twitlere cevap verme sıklığınız twitter engagement’ı oluşturur.

Sosyalmedyatv’yi bir adım öne çıkaran durum işte bu maddeler. Twitter profiline girip incelemeniz ve diğer hesaplar ile karşılaştırmanız hipotezi doğrulayacaktır. Çok iyi engagement rakamları, twitter hesabının oluşturulma tarihi, takipçi sayısı, tanıtım yazısında anahtar kelime barındırması, profil fotosunda anahtar kelime bulundurması vb...

2- Youtube ile Optimizasyon: Go-Gulf.com’un araştırmasına göre 2011'de günlük 2 milyarın üzerinde video izleten, Alexa sıralamasında 3. sırada yer alan bu muhteşem video sitesinin de kendine göre bir sıralama algoritması var. Bu algoritma temel hatlarıyla Google’dan çok farklı değil. Youtube’da videonuzun ilk sıralarda gelmesi için yapılması gerekenler;

a) Description: Klasik seo mantığı geçerli. Eklediğiniz videolarınız için Youtube sizden description isteyecektir. Description, her zaman sitenizin urlsi ile başlamalıdır. Url’den hemen sonra anahtar kelimelerinizle başlayan bir tanımlama yazısı yazın.Bir beyaz eşya şirketi için örnek bir description;

http://www.siteadiniz.com/- Beyaz eşyanın önde gelen firmalarından …..’ın yeni çıkan buzdolabının tanıtımının yer aldığı video.

b) Başlık: Description bölümünde kullandığınız anahtar kelimeyi başlığınızda da bulundurmanız Youtube sıralamasında sizi öne taşıyacaktır. Bir beyaz eşya şirketi için örnek başlık; Beyaz eşya- ……..’in model buzdolabı görüntüleri

c) Etiketler(tags): Etiketleriniz içinde anahtar kelimeleriniz yer almalı. Eğer sözcük öbeği kullanıyorsanız mutlaka tırnak işaret kullanın. Bir beyaz eşya şirketi için örnek anahtar kelimeler;‘’Beyaz eşya’’,buzdolabı,çamaşır makinesi,beyaz eşya fiyatları vb.

Bunlar dışında videolarınızın izlenme sayısı, yapılan yorumların sayısı, yorumlara cevap verme süreniz gibi ayrıntılar da Youtube optimizasyonunda etkili. Aşağıdaki video Youtube'da optimizasyonun nasıl yapılması gerektiği için yardımcı olacaktır:


3- Sosyal İmleme ile Seo: Sosyal imleme, SEO çalışmalarınıza yardımcı olur. Bunun için yapmanız gereken tek şey linkinizi sosyal imleme sitelerine eklemektir. En önde gelen sosyal imleme siteleri Stumbleupon, Digg, Reddit ve Delicous’tır.

Bunlardan Digg, dofollow özelliği taşımakta. Sosyal imlediğiniz her link, sitenizin Google tarafından daha hızlı indekslenmesini sağlar, çünkü imlenen link google’ın robotlarını sitenize davet eder. Sosyal imlemede çok fazla linkinizin yer alması google’a sitenizin önemsendiği mesajını iletir. Social Media Demon (spam olma ihtimali yüksek) ve Onlywire, aynı anda linkinizi onlarca sosyal imleme sitesine eklemenizi sağlayan yazılımlarında başında geliyor. Sosyal imleme hakkında ayrıntılı yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

SosyalMedyacci’nin Notu: Bu 3 kilit hamle dışında Sosyal Medyada SEO için Slideshare' powerpoint sunumlarınızı eklemek ve ping atmak diğer yapabileceğiniz önemli hamleler. Youtube dışında Vimeo ve Dailymotion gibi iç optimizasyonu başarılı video paylaşım sitelerinden de faydalanmayı ihmal etmeyin. İnternette paylaştığınız her içeriğin sonuna mutlaka twitter,facebook,linkedin,youtube hesap linkleriniz verin.

Semantik web, sosyal arama motorları ve web 2.0’dan web 3.0’a geçiş, Sosyal Medya’nın seo için kullanılması gerektiğini teyit eder nitelikte...


17 Şubat 2012 Cuma

Whitney Houston’ın Sosyal Medyadaki Yankıları

‘’Will Always Love You’’ ile hafızalarımıza kazanan Whitney Houston’ın adı, bu dünyayı terk eden çoğu ünlü gibi uyuşturucu skandalına karıştı. Hafızamızı tazeleyelim;

Kurt Cobain, Amy Winehouse, Michael Jackson(uyuşturucu madde içeren hap iddiaları) ve son olarak Whitney… 2000lerden sonra hayata gözlerine yumanlardan yalnızca ‘’Aaliyah’ın ölümünün nedeni (try again) helikopter kazası olarak kayıtlara geçti.

Fakat uyuşturucu skandalları hepsi birer marka olan isimlerini hiç sarsmadı ve tamamının albüm satışları ölümlerini müteakıp tavan yaptı.



Aaliyah’ın ölümünden bir hafta önce 62 bin olan albüm satışları, ölümünden sonraki hafta %500 artarak 306 bine çıktı (Referans:Forbes.com). Whitney için de bu kader farklı olmadı. Ölümünden sonraki 24 saat içinde ‘’The Greatest Hits’’  albümü 64 bin kopya sattı. Birkaç gün içindeki toplam albüm satışı  101 bine ulaştı.(Referans:finance.yahoo.com).

‘’ I will always love you’’ şarkısı  Itunes Amerika listelerinde ilk sıraya yerleşti ki Grammy ödüllerinde  birçok ödül toplayan Adele için bu iyi bir haber olmayabilir. Kısaca Whitney Adele’in ensesine yapışmış durumda…

Peki saatler içindeki inanılmaz albüm satışlarının nedeni Sosyal Medya olabilir mi? Çünkü Whitney’in ölümünden itibaren sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar, atılan tweetler, facebook iletileri, Youtube’a yüklenen videolar Whitney ile ilgili tüm duyguları geri çağırdı… Twitterdaki mention grafiği ölümünden hemen sonra( ölümü kayıtlara 11 Şubat olarak geçti) tam anlamıyla çıldırmış. 2 milyon 985 bin 310 çok fazla görmediğimiz bir rakam.(Grafik : topsy.com)

Böyle bir mention sayısının etkileşim yayılım hızlarını kestirmek imkansız. Bu yeniden duygulama rakamlarının albüm satışlarına etkisinin olduğu ise yadsınamaz bir realite…

SosyalMedyacci’nin Notu: Michael Jackson öldükten sonra ’’This is it ‘’ filminin iyi hasılar elde etmesi kafaları karıştırmıştı. Whitney’in ölümünden sonra da albüm fiyatlarının Sony tarafından yükseltildiği söyleniyor. Sony’nin marka itibarını zedeleyen bu olaylardan ötürü samimi bir açıklamaya ihtiyaç var… 


15 Şubat 2012 Çarşamba

Müzik Sektörünün Geleceği ve Spotify

Plağı 90ların başına saralım, sevdiğiniz şarkıcıların müziklerini kasetçalardan dinlediğiniz, daha CD’nin duyulmadığı seneler. Türkiye’de Bendeniz, Hakan Peker, Yonca Evcimik ve Burak Kut gibi müzisyenler revaçtayken, bir yandan da kulağımızı MJ, Pearl Jam, Madonna ve Britney’e kabarttığımız seneler.

20 senede çok şey değişti müzik sektöründe. Öncelikle CDler kasetleri ikame etti, kısa bir süre sonra Minidisc playerlar hayatımıza girdi, hani hiç tutmayan ve gelmiş geçmiş en kötü icatlar arasında yer alan müzik çalarlar. Aslında bu başarısızlığın sebebi de açıktı. Çoğu kişinin ilk defa Boomfunk Mc’sin Freestyle klibinde gördüğü MP3 playerlar, birkaç sene sonra Ipod’un pazara girmesiyle müzik piyasasını altüst edecekti. Youtube ve Dailymotion’un Mp3 çalarlar ile sağlam bir dostluk kurması, CDleri de tozlu raflara kaldırttı.

 Türkiye çıkışlı fizy.org sitesi, işi bir adım ileri taşıyarak insanlara online müzik dinleme olanağı tanıdı ve muhteşem veritabanı Google’ın da dikkatini çekmiş olacak ki adı bir ara sık sık satınalma dedikodularına karışıyordu.

Son olarak Last Fm’e kafa tutan İsveçli Spotify’ın online müzik dinlemeye olanak tanıyan yazılımı tüm dünyada konuşuluyor ki bu durum Ipodların, hatta download kavramının sonunu hazırlayabilir. Peki neden?

Yeni Dünya Düzeninde internetin şeffaflık, paylaşım, etkileşim ve anında erişim kavramlarıyla kendini konumlandırdığı aşikar. Twitter,Facebook ve Youtube gibi dünyayı değiştiren Sosyal Medya kavramları başarılarıyla bunu kanıtladı ve kanıtlamaya devam ediyor.

Martin Lorentzon’un Spotifyı da bu anlamda yeni dünyayı doğru okuyor ve insanları download etmenin hantallığından kurtarak, anında erişim, paylaşım ve etkileşimle müziği cebinize sokuyor.(P.S: Spotify nedir? Spotify; İsveç menşeyli, mobil uygulamasıyla ünlenen online bir media playerdır)

Büyük bir ihtimalle Spotify’e erişim yakında Türkiyeyi de içerecek şekilde tüm ülkeleri kapsayacak ve mobil uygulamalarıyla sıçrayış yaşayan Spotify tüm dünyayı etkisi altına alacak. Çıkardığı android ve ios uygulamaıyla adından daha fazla söz ettiren Spotify , müzik piyasası hakkındaki son sözü söylecek:

‘’Artık mobil uygulamalara taşınıyoruz, mp3 çalarınızı  unutun, Iphone’unuz veya Android cihazınız her şey için yeterli, hem de müziği yüklemenize gerek kalmadan…’’

SosyalMedyacci’nin Notu: Free ve Premium hesap seçenekleri olan Spotify, korsanın yüksek olduğu ülkelerde telif hakkı sahiplerine ödeyeceği ücretlerle sanatçıları da mutlu edecek. Son olarak Spotify’ın ulaştığı başarıyı aşağıdaki infograph ile inceleyelim;



13 Şubat 2012 Pazartesi

Hashtag’in Acı Kahkahası: #McDStories

400 binin üzerinde çalışanı olan bir fast-food zinciri olmanız Sosyal Medya Krizi yaşamayacağınız anlamına gelmiyor. Adı krize karışan şirket 2011’de 1.24 milyar dolar kar açıklayan McDonalds. Ufak çaplı krize neden olan tweet şu şekilde idi:


''When you make something w/pride, people can taste it.'' - McD potato supplier  #McDStories


Aslında herşey McDonalds’ın güzel umutları ile başlamıştı. Twitter’da McDStories hashtagi ile şöyle bir maziye gidilecek ve McDonalds’da yaşanan güzel dakikalar hafızaları tazeleyecekti. Bu mazi tazelenirken de dikkat çekilmek istenen kişiler  McDonalds ürünlerini üretenler, çiftçilerdi.



McDonalds’ın sosyal medya sorumluları bu hashtag ile insanlardan muhtemelen şu tweetleri atmalarını beklerdi:

#McDStories Annem küçükken ne zaman ağlasam beni McDonalds’a götürürdü.
Teşekkürler McDonalds…

#McDStories ilk hamburgeri senle yedim, ilk palyaçoyu sende gördüm. Seni seviyorum McDonalds…

#McDStories henüz 7 yaşındayken annemin en yakın arkadaşının kızına aşık olmuştum. Doğum günümü kutlamak için McDonalds’a gittiğimizde dayanamayıp onun nasıl öptüğümü hatırlıyorum. Anılarımsın McDonalds…

#McDStories babamdan ne zaman haftalığımı alsam, McDonalds’a gidip o müthiş Çizburgeri yerdim. Lezzetlisin McDonalds…

Bazen işler beklenildiği gibi gitmiyor… İnsanların McDonalds ile ilgili kötü tecrübeleri vardı. Kimi McDonalds mağdurları McDonalds’ın sebep olduğu obeziteden bahsederken, kimisi de McDonalds oyuncak parkında oynarken ayağına batan iğneden yakındı.

































Yaşanılanlar şüphesiz küçük çaplı bir kriz olsa da, çoğu internet sitesinin büyüttüğü gibi bir çöküş veya bir ‘’fail’’ değildi. Çünkü McDonalds önlemini aldı ve büyümesi muhtemel krizi iyi yönetti.McDonalds, #McDStories hashtaginin yayınlanmasından iki saat sonra kaldırdı, yerine #meetthefarmers hashtagini koydu. Hashtag kampanyasının yanlış bir yola hızla sürüklendiğini gören McDonalds’ın Sosyal Medya Müdürü Rick Wion’un öngörüleriyle aldığı bu hızlı önlem, Sosyal Medya Krizi’nin yayılmasının nasıl durdurulabileceğini göstermiş oldu. Nitekim Rick Wion’un açıklamalarına göre #McDStories o günkü 72,788 mentionun yalnızca %2’sine denk gelmişti.

SosyalMedyacci’nin Notu: Her yerde krizden beslenen kesimler var. #McDStories vakası şunu gösterdi ki en küçük açığınızı bekleyen ve pusu kurmuş onlarca yazar, binlerce tüketici var. Memnun edilemeyen müşteriler markanızı dibe çekmek için ellerinden geleni yapacaklar.

Bu küçük çaplı, mükemmel yönetilen krizden öğrenilecek tek şey;

Açık uçlu kelimeler kullanmamak. Çünkü McDStories’in içerdiği story=hikaye kelimesi farklı bir çağrışım yaptı ve insanları McDonalds ile ilgili kötü hikayelerini anlatmaya yöneltti. Mashable’ın gözüyle McDonalds vakasını izleyerek konuyu sonlandıralım: