Sosyal Medya’nın geleceğini tartışmadan önce, şimdiden açığa çıkan bazı şeyleri belirtmekte fayda var. Markalar artık şeffaflaşmak zorunda ve nitekim öyle oluyor.
Online mecralarda markanızı yönetemezseniz, müşterileriniz sizi yönetecektir.
Tüketicilerin büyük bölümü artık bilinçlendi, bir ürünü veya hizmeti almadan önce internette fiyat taraması yapıyor, karşılaştırıyor, ürünü daha önce alanların yorumlarını okuyor , ölçüyor, biçiyor ve nihayetinde satın alma kararını veriyor.
Ardından kullandığı ürün ya da deneyimlediği hizmet ile ilgili tecrübelerini Facebook’ta, Twitter’da, forumlarda, kimi zaman da şikayet sitelerinde paylaşıyor.
İşte bu noktada Sosyal Medya etkisini daha şiddetli hissettiriyor, çünkü Sosyal Medya için ‘’paylaşım’’ su demek, yaşam kaynağı demek. Paylaşım, akabinde gelen etkileşim, yeniden paylaşım, sınırı çizilemeyen, sürekli yayılan bir etki ve tepki döngüsü.
Diğer yandan,tüketicinin bilinçlenmesiyle markalar da bilinçleniyor, firmalar kendileri hakkında dolaşan dedikodulara kulak tıkayamıyor. Takip araçlarının yardımıyla Sosyal Medyada haklarında söylenenleri izliyor, müşteri algısını yönetmenin yollarını arıyor. Bu geribildirimlerden ders çıkartıp, hizmetlerini geliştiren, adaptasyon hızı müthiş markalar bulunduğu kadar, geribildirimlere hatalı tepkiler gösterip kurumsal itibarını zedeleyenler de.
Dünyanın gittiği yer açık. Serbestleşen ekonomiler, para birlikleri, sürekli artan ticaret hacmi, yaratılan tüketim toplumları, artan rekabetle birlikte gelen maliyet kısma baskısı. Bir yandan da sürekli daha fazlasını talep eden, ince eleyip sık dokuyan, talepkar tüketici. Müşteri sadakati, memnuniyeti ve sürdürülebilirliğinin artık hayati öneme sahip olduğu küresel ekonomi.
Potansiyel alıcıların sosyal ağlara kaydığını gözlemleyen şirketler de mağazalarını sosyalleştiriyor.
Livescribe Smart pens, Diandc Shoes gibi markalar çoktan Facebook mağazalarını açtılar ve ürün satışı yapıyorlar. Aynı zamanda bu ürünleri ‘’like’’ edebiliyorsunuz. Son olarak Denizbank bir Facebook şubesi açtı ve Facebook üzerinden parasal işlemlere olanak tanıyor.
Sosyal Medyanın Geleceği?
Sosyal Medyanın ömrünün kısa olduğunu, çoğu şirket için gelip geçici bir sevda olduğunu, hatta işi bir adım ileri götürüp bu işin danışmanlarının, uzmanlarının?, stratejistlerinin yakın bir zaman da işsiz kalacağını savunanlar var. Bu görüşler aslında Sosyal Medyanın ne olduğunu tam olarak kavrayamayan, eski literatürden ilham alan, gelenekselci, gelişime açık olmayan kişilere ait.
Savundukları görüşün temel dayanağı, Twitter ve Facebook’un ömrünün uzun olmadığı, tıpkı myspace, hi5 gibi.
Aynı kişiler neden şunu düşünemiyor? Evet, Facebook ve Twitter, hatta Youtube belki yakın gelecekte olmayacak, fakat onların yerini belki Acebook, belki Fritter gibi sosyal siteler alacak.
Sosyal Medya hiçbir zaman ölmeyecek.
Sosyal Medya 10 sene sonra nerede diye bana soruyorsanız;
ŞİRKET VE KURUM PORTALLARI derim. Bilginin,ürünlerin, hizmetin, müşteri ilişkilerinin, müşteri beğeni ve negatif yorumlarının bulunduğu, müşterilerin sordukları sorulara çok kısa sürede yanıt aldıkları portallar.
Mal ve hizmetlerin sosyal mağazalar yoluyla satıldığı,bilgiye ulaşabilirliğin daha da artması, şirket ve müşterilerin aşırı şeffaflaşmasından ötürü, özel bir pazarlama çalışmasına gerek kalmadan ürünlerin satılabildiği veya satılamadığı sosyal şirket portalları. Sürekli müşteri odaklı çalışmak zorunda kalan firmalar…
Yani müşterinin firmaları yönettiği, üretim kararlarına direkt etki ettiği yeni düzen. Belki de liberalizmin doruk noktasına ulaşacağı bu düzen kendi içinde bir çelişkiyi de barındırıp, kendi sonunu hazırlayacak.
Kökeni klasik ekonomik görüşe dayanan liberalizmin birçok savunusu her arzın kendi talebini yarattığını söyler. Bu şu demek: Eğer bir firma ya da devlet bir malı piyasaya sürerse, ona otomatik olarak bir talep doğar.
Fakat yeni sosyal düzende talep arzı etkileyecek ve üretim kararlarını tüketici talepleri belirleyecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder